1. Boyle’nin Kendiliğinden Akan Şişesi
Robert Boyle, 17.yy’da yaşamış İrlandalı efsane kimyager ve fizikçidir.
Sonsuz enerji ya da devirdaim makinesi mantığı basitçe şöyle açıklanabilir. İçerisi su dolu bir kaba dibinden bağlanan bir hortum vasıtası ile havanın basınç etkisinden yararlanarak, suyun hortumdan dolaşıp tekrar kaba dolması beklenmektedir.
“Yahu bu nasıl olur” demeyin. 17.yy’da İtalyan bilim insanı Torricelli’nin deneyleri bunu ispat etmiştir. Kapta yükselen suyun dibinde oluşan basınç, teorik olarak ince borudaki suyu yüzeye çıkarmalıdır.
Fakat Boyle’nin hesap edemediği gerçek şudur ki, yerçekimi böyle çalışmaz. Hortuma giden su için, kabın içerisindekinden daha yüksek bir akış gücüne ihtiyaç vardır. Bu sebeple su asla hortumun ucundan tekrar kaba akmaz.
Peki, daha düşük yoğunlukta bir şey denesek, mesela yağ? Maalesef bu da çalışmaz. Kabın içerisindeki sıvı ile hortumdaki sıvı aynı olduğu müddetçe hiçbir zaman çalışmayacaktır bu sistem.
Küçük bir ayrıntı verelim. Bu sistem bir şekilde çalıştı aslında. İçinde “bira” varken. Evet, sonsuz bira şelalesi yapabilirsiniz. Biranın çalışmasının sebebi ise, içindeki asit derişimi sayesinde hortum tarafına giden sıvı anında köpürecektir, böylece sıvının hortumda tırmanması için gereken enerji sağlanmış olacaktır. Fakat bir süre sonra tamamen köpük kalır ve en sonunda o da sadece bir arpa suyuna dönecektir.
2. Kutupsal Mıknatıslama
Mıknatıslar, N ve S dediğimiz yani Kuzey ve Güney manasına gelen iki ayrı kutuptan oluşurlar. Ve bilindiği üzere zıt kutuplar birbirini çeker, aynı kutuplar iter. Fakat, sadece bir kutbu olan varsayımsal monopol mıknatıs parçacıkları da vardır.
85 yıl teoride kaldıktan sonra, 2014 yılında araştırmacılar sentetik mıknatıs üretmeyi başardı. Bu sistem teorik olarak, iki çubuk arasına iletken maddeden yapılmış bir halkanın bağlanması ve altına da tek kutuplu mıknatısın yerleştirilmesi ile oluşturuluyor.
Tek kutuplu mıknatıs, N kutbu olsun. Üzerindeki iletken halka her turunda alttaki N mıknatısını bir yönden iterken bir yönden çekecektir. Yerçekimi, hava ve halkanın bağlı olduğu çubukları saymazsak, teori çalışıyor!
Bu sistem çeşitli değişkenlerle birlikte binlerce kez denendi ve her seferinde sonuç hüsran oldu. Sebebi ise çok basit: Halka, her turunda hava sürtünmesine maruz kalıyor. Uçakları uçurmak için yararlandığımız, yağmur damlalarının kafatasımızı delmemesini sağlayan hava sürtünmesi, burada önümüze kesin bir engel olarak çıkıyor.
Ayrıca yerçekimi de enerjiyi sönümlemede etkin bir rol oynuyor. Küçük bir faktör olarak da, halkanın bağlı olduğu çubuklarla arasına oluşan sürtünme, oluşan enerjinin harcanmasına katkıda bulunduğu için, bu sistem de sonuç olarak çalışmaz hale geliyor.
3. Yuvarlanan Top Tekerleği
Tam Türkçesi “Haddeleme Topu Tekerleği” olsa da bu başlık daha anlaşılır oldu.
Bu sonsuz enerji makinesi denemesi de Alman matematikçi, bilim adamı ve fizikçi Jacob Leopold tarafından gerçekleştirildi. Makine ilk olarak 1724 yılında denendi.
Makinenin çalışma prensibi, denge merkezini sürekli olarak değiştirecek topların, tekerlek içerisinde kinetik konumuna göre hareket etmesine dayanıyor. Teoride, tekerleğin dönüşü esnasında içindeki topların dönüş yönüne doğru ağırlık merkezini kaydıracak şekilde hareket etmesi gerekiyordu. Böylece yerçekimi çalışacak ve tekerlek sonsuza dek dönecekti.
Fakat Newton’un eylemsizlik yasası burada engel teşkil etti. Yasaya göre, her cisim aslında sadece durağan olmak ister. Bu bir yasaydı ve ispatlanmıştı. Askerlik konusunda yasaya takılmış bir Türk genci gibi kalan Leopold, yüzlerce denemenin sonunda, sistemin sürekli dönmesi için harici bir enerji gerektiğine sonunda ikna oldu ve yuvarlanan top tekerleği de hüsranla sonuçlandı.
4. Su Değirmeni ve Pompa
Bu denemelerin başlangıç tarihinin 1600’lere dayandığına inanılsa da, aslında çok daha öncesinden başlamıştır.
Teoride, su değirmeninin tepesinden, değirmenin dönmesi için küçük bir su bırakılacak, pompa çalışacak, değirmen dönmeye başlayacak ve her seferinde değirmenin uçlarında taşınan su hareketi devamlı kılacaktı.
Aslında yuvarlanan top tekerleği ile benzer mantıkta bir sistem diyebiliriz. Burada da sistemin dayandığı ana formül; ağırlık merkezini, sistemin geometrik merkezinden hareket yönüne doğru kaydırmaktı.
Fakat yine sürtünme engeli karşımıza çıkıyor. Değirmenin taşıyıcı elemanı ile arasında oluşan sürtünme çok fazla ve su da bir sıvı olduğu için kohezyon, yani iç sürtünme, direnci değirmeni durmaya zorlayan etmenler arasında. Bu sistem de hüsranı saygıyla selamladı.
5. Paul Scheerbart’ın Ağırlık-Hareket Çarkı
Almanya doğumlu Scheerbart, diğer mucitlerimiz gibi bir bilim adamı, matematikçi ya da fizikçi değil. Fakat bu tür icatlar için bilimsel bilginin yanında hayal gücüne de ihtiyaç duyarsınız ve Paul tam da bunun örneği.
Kendisi, fantastik tarzda yazdığı kitaplarla tanınıyor aslında. Bilimsel bilgiden yoksun olmasına rağmen, evindeki çamaşır odasında iki buçuk yıl harcayarak bir sonsuz enerji makinesi üretmeye çalışmıştır. Makinesi, 1910 yılında yayınlanan “The Perpetual Motion Machine : The Story of an Invention” kitabında anlattığı makinedir.
Sistem bir büyük tekerlek, iki takım küçük rulo ve bir de ağırlıktan oluşuyor. İlginç bir şekilde, Paul’un yaptığı makine, başarıya en çok yaklaşmış makine olarak anılıyor. Gerçekten de öyle. Fakat, yine sürtünme kuvveti büyük enerji tükettiği için makine bir süre sonra duruyor. Sonuç hüsran olsa da birçok bilim insanını şaşırtan bu makine, kültler arasına girmeyi başarıyor.
6. Mıknatıslar ve Yerçekimi Denemeleri
Birçok şeyi yaparken karşımıza engel olarak çıkan yerçekimi kuvveti, mantıkta sonsuz bir enerji istiyorsak büyük yararlı bir hale gelebilmelidir. Çünkü kuvvet, enerjinin bir türevidir ve yerçekimi kuvveti tam olarak sabit ve sonsuz bir kuvvet olarak adlandırılabilir.
1823’te patenti alınan ve yerçekimi kuvvetini faydalı hale getirip sonsuz enerji makinesi girişimi olan bu makine de tamamen aynı mantıkla çalışıyor. Büyük bir çarkın içerisinde, mıknatıslara doğru çekilen demir bir tekerleğin yerçekimi kuvveti ile yerde sürekli dönme hareketini temel alıyor.
Fakat bu sistem için de dışardan bir güç gerektiği anlaşıldı. Ayrıca bir süre sonra mıknatıslar, mıknatıslanma özelliğini yitiriyordu. Faydalı bir girişim olsa da maalesef sonsuz enerji hayalleri bir kez daha hüsranla sonuçlandı.
7. Yerçekimi Kuvveti Sonsuz Enerji Denemeleri
Bu sözde devirdaim makinesi girişimi temelde iki düşey çubuktan oluşan bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Merkezdeki çubuk düz, diğeri ise eğilmiş olarak monte ediliyor. Bunlara ek olarak iki düşey sisteme açısal olarak monte edilen üç tane de yatay çubuk ekleniyor.
En sonunda da merkez çubuğa bir adet ağırlık ekleniyor. Bu da saatin dönüş yönünde ve ters yöndeki toplam torku eşitliyor. Dönüş yönlerindeki torklar eşitlendiği için eğik olan çubuk, eğiminin olduğu yöne doğru moment yaratmaya başlıyor. Eğimli çubuğun dibi ve en üstü düşey eksenden aynı mesafede uzak olduğundan, sistemin dönüşü için daha çok tork oluşuyor.
Videoda, makinenin yapıldığını göreceksiniz. Fakat üzülerek söylemeliyim ki, bu video bir aldatmaca. Sistemi inceleyen bilim insanları, sistemin altında bir motor olduğunu düşünüyor. Aksi takdirde, sistem çalışıyor olsaydı, dönüş doğrultusunda bir açısal momentum ve ivmelenme olacaktı. Aslında mümkün olsa bile, sistem bir süre sonra duracaktır. Bu yüzden sistemin aldatmaca olduğuna kesin kanaat getirebiliriz.
8. Neodim Mıknatısları
Piyasada bulunan en güçlü piller neodim mıknatıslardan yapılır ve 1982 General Motors tarafından geliştirilmiştir.
Bu makine, bu pillerden ve mıknatıslardan faydalanarak mıknatısların birbiri ile aynı kutuplara karşı bir tekerlek üzerine yerleştirilmesi ile elde ediliyor. İki mıknatıs, aynı kutuplarda birbirine denk geldiği zaman birbirini itiyor ve tekerleğin dönmesini sağlıyor.
Bu tasarımın en önemli avantajı, sürtünmesiz olması ki, şimdiye kadar anlatılan bütün denemelerde sürtünme her zaman en büyük engeldi.
Bu sistemin çalışmasına engel olan şey ise mıknatısların, mıknatıslanma özelliğini bir süre sonra kaybetmesi. Değiştirilmesi gerektiği için sonsuz enerjili bir sistem sağlayamıyor.
9. Ani Değişim Makinesi
Bu makinenin mucidi, 1985 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren üniversite terk Kanadalı Thane Heins.
Bu makine konusunda oldukça kararlı davranan Heins, bu uğurda karısının ve iki çocuğunun kendisini terk etmesini göze almış. Anlaşılan, öncelikleri belirleme konusunda biraz normalden farklı davranış sergiliyor kendisi. Yine de kendisi hala kararlı ve imkansız olmasına rağmen küçük bir elektriksel giriş takviyesi ile büyük oranda güç üretebileceğini iddia ediyor.
İlginç olan ise, test gösterilerinde yaptığı jeneratörün, bir şekilde manyetik sürtünmeyi manyetik yükseltgemeye çevirebiliyor olması. Bu da motorun ivmelenmesine ve pozitif geri dönüşler almasına yarıyor. Şayet test gösterileri doğruysa, bu makine Termodinamik yasalarından ilkini alt üst ediyor. Kendi enerjisini kendisi üreten bir lamba gibi düşünebilirsiniz.
2008 yılında Heins, makinesini MIT profesörü ve elektromanyetizma ve elektronik sistemler uzmanı olan Markus Zahn’a gösterdi. Zahn’ın ilk söylemi ise makinenin kendisini şaşırttığı ve incelemek için kesinlikle zaman ayırmaya değer olduğuydu. İncelemelerinden sonra Zahn anladı ki bu bir sonsuz enerji makinesi değildi. Çünkü fişe takılması gerekiyordu. Fakat makinenin gerçekten çok önemli bir buluş olduğunu kabul etti ve motorları geliştirmekte kullanılmasını önerdi. Birçok karşıtına rağmen Heins, kendi keşfinin elektrik motorlarına önderlik edeceğine inanıyor.
10. Finsrud’un Sürekli Devinim Makinesi
Sonsuz enerji denemelerinde yapılan neredeyse bütün makineler oldukça basit fizik kurallarına dayanır ve çok az parça kullanarak yapılmıştır. Öte yandan, Norveçli heykeltıraş ve matematikçi Reidar Finsrud pek de öyle düşünmüyordu.
Kendisi bir tekerlek, mıknatıslar ve sarkaçlar kullanarak komplike bir sistem tasarladı. Sistem, tekerleğin her zaman daldırma yapmasını sağlar, böylece mıknatıslar tarafından çekilen top, daima pistin etrafında dönmektedir.
İddialara göre, test yapılmaya başlanmış ve üç gün geçtikten sonra bile saniyenin 1/25’inde ölçüm yapan hız algılayıcıları, topun hızının sabit olduğunu belirlemiş. Durumu inceleyen mühendislerin sistemin %80-90 verimlilikle çalıştığını açıkladılar.
Şöyle kıyaslayabiliriz. Mevcut araçlarımızda kullanılan içten yanmalı motorlar %30-50 verimlilikle çalışıyor. Finsrud ise kendi sisteminin %100 verimlilikle çalıştığını ve sürekli enerji yarattığını iddia ediyor. Kendi cihazının, doğru ölçekte yapıldığında tüm dünyaya bedava enerji sağlayacağına inanıyor. Ayrıca cihazının fazlasıyla devrimci olduğunu ve endişelendiğini söylüyor. Bu yüzden kendi bodrumunda çelik bir kasada saklıyor. Tam olarak sonsuz enerji makinesi olmasa da büyük bir adım olduğu aşikar.
Bugüne kadar baktığım sitelerin en iyisi burası. Gerçek örnekleri göstermişsiniz ve iyi görseller kullanmışsınız. Ellerinize sağlık!❤️
Slm..
200 yıl kadar önce 1717 yılında John D. Bessler (Nam-ı Diğer Orffyreus) isminde bir mucit kendi kendine dönen tahta bir tekerlek yaparak bunu başardığı bilgisi insanları çok yanıltıyor.
Bu konuda bir araştırmanız var mı?
dkaya59@hotmail.com