1. Nazım Hikmet Kimdir?
20 Kasım 1901 yılında Selanik’te dünyaya gelmiştir. Ancak 40 gün için bir yaş büyük görünmesin diye doğum günü 15 Ocak 1902 olarak anılmış ve kendisi de bu tarihi benimsemiştir.
Annesi Celile Hanım ve babası Hikmet Nazım Bey, aydın kişilikleriyle Nazım’ı eğitim hayatında önemli derecede etkilemişlerdir. 16 Aralık 1914’te yazdığı “Bir Bahriyeli’nin Ağzından” ilk şiirlerinden biridir. Aslında bu şiirle birlikte yazacakları hayatını şekillendirmeye başlamıştır.
2. Bu Eve Babam Olarak Giremeyeceksiniz!

Annesi Celile Hanım alımlı, hoş görüntüsüyle beraber Selanik’in gözde ressamlarındandır. Tıpkı oğlu gibi talihsiz bir aşk hayatı yaşamıştır Celile Hanım. Yüreğinin ısındığı bir kişi olsa da onun da sonu hüsranla bitmiştir.
Nazım Hikmet’e özel ders veren Yahya Kemal Beyatlı, Celile Hanım’dan açıkça hoşlanmaktadır. Celile Hanım’ın da Nazım çekincesi olmasa ikisi de bu ilişkiye hazır ve nazırdır. Gel gelelim Nazım’ın okulunda çıkan söylentiler bardağı taşıran son damla olmuştur. Küçük Nazım okuldan geldiği gibi hocasının cebine “öğretmenim olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremeyeceksiniz” sözlerinin yazılı olduğu notu iliştirir. Bu da Yahya Kemal’in bu eve son gelişi olur.
3. Koyu Bir Beşiktaşlı
Belki de çoğumuzun ilk defa duyduğu bir şeydir koyu bir Beşiktaşlı olması. Hatta bir ara Beşiktaş’ta oynadığı bile rivayet edilir. Her sabah sporunu yapar, gece de süt içmeden uyuyamazmış romantik devrimci.
4. Su Fobisi
Hepimizin bildiği üzere ne yazık ki şairin hayatı hapishanelerde, sürgünlerde geçmiştir. Hem vatan uğruna savaşmak, hem de vatana sıkışmak…
Nazım Hikmet, hapishanede yattığı yıllarda çokça su işkencesine maruz bırakıldığı ve bu nedenle su fobisinin oluştuğu söylenir. Hatta üvey kızı banyo yapmadığı sebebiyle Galina ile sürekli kavga ettiklerini ve Galina’nın onu salatalık losyonu ile temizlediğini söylemiştir.
5. Gülhane Parkı
Nazım Hikmet bir gün Gülhane Parkı’nda buluşmak için sevgilisi ile sözleşir. O dönemlerde Nazım hikmet arananlar listesindedir. Bir ceviz ağacının altında bekleyen şair, parkta devriye atan polisleri görünce ağaca çıkar. Az sonra sevgilisi gelir ancak herşeyden habersiz ağacın altında beklemeye başlar. Aşağıya inemeyen Nazım Hikmet çaresizce çıkarır kalemi kağıdı başlar bu şiiri yazmaya:
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında.
Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında.
6. Kaybolan Şiiri
Nazım’ın Aydınlık Dergisi’nde Ahmed imzasıyla yayınlanan Nereye isimli şiiri maalesef kitaplara alınmamış, dergide unutulup gitmiştir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlarsa demek ki!
-Baba muhacirlik mi, böyle nereden dedim.
Bir yüzüme baktı ki karşısında titredim.
-Nereden mi? Cehennemden! dedi homurdanarak.
Ateş oldu yakıyor artık bizi bu toprak.
Bıraktık kaçıyoruz biricik evimizi.
Köylünün has düşmanı muhacir etti bizi.
7. Artık Yalnızca Devrimci Şair
Moskova’da eğitim gördüğü yıllarda sadece edebiyat üzerine yoğunlaşmamış, siyasal ekonomi üzerine de okumuş ve partide görevler almıştı. Fakat artık sadece devrimci bir şair olarak yaşam kavgasını sürdürme niyetindeydi. Bu sebeple hiçbir zaman yeraltı eylemlerine katılmadı. Hatta katılmadığı gerekçesiyle Türkiye Komünist Partisi’nden dışlanarak kara listeye alındı.
8. Karmakarışık Yaşama Sanki Ölüm…
13 Haziran 1963 sabahı, gelen mektupları almaya giderken birden dizlerinin üstüne düştü kaldı Nazım Hikmet. Vera hemen yetişti; ambulansı aradı ve güzel yüzlü şair hastaneye götürüldü. Fakat çoktan yaşama veda etmişti. Vera eşinin ceplerini karıştırırken kendi fotoğrafının arkasına yazılmış ve hepimizin diline pelesenk olmuş şu şiiri buldu:
Gelsene dedi bana.
Kalsana dedi bana.
Gülsene dedi bana.
Ölsene dedi bana.Geldim.
Kaldım.
Güldüm.
Öldüm.
Eline sağlık dostum proje ödevimde sana da yer verdim kaynakça’da varsın 🙂
Beğendim👍Çok güzel.Bu adamı araştıracaktım ama bunu yazmam yetti.
😍😍😍👍👍👍❤️❤️❤️🙂🙂😢