1. Mısır Piramitlerinin Tepesindeki “Benben Taşı”

Yaklaşık olarak M.Ö. 19. YY’da Phoenix (Zümdrüd-ü Anka) Tapınağında üretilen bu taş, inanış olarak “göklerden gelen” bir taştır. Yani günümüzde “meteor” diyoruz.

Benzer bir inanış da Bennu (Zümdrüd-ü Anka) kuşunun gökyüzünden düşen parçaları olduğu yönünde. Antik Mısır dillerinde “Ben” sözcüğü güneşin yükselmesi ve yaratılış manasına gelmekteydi.

Bu taş da ölümsüzlüğü simgelediği için bütün piramitlerin tepesine yerleştirildi. Taşın üstündeki yazıtlarda firavun için “hayatı yeniden görmesi” istenen bir dua yer alıyor.

Yazı, I.E.S. Edwards’ın İngilizce çevirisinden şöyle aktarılabilir:

Kral’ın yüzü açılabilir,

Böylece Ufkun Lordu’nu görebilir

Gökyüzünü geçtiğinde;

Sonsuzluğun Efendisi ve sarsılmaz olan,

Kral’ın bir Tanrı olmasını sağlayabilir!

2. Kırmızı Biberle Bir Kanarya Beslerseniz Sonuç: Kırmızı Kanarya

Kanaryaların kanatlarında renklerine duyarlı pigmentler yer alıyor. Bu yüzden yedikleri besinler ve güneş ışınları tüylerinin renklerinde çarpıklıklar meydana getirir.

Sarı kanaryaların sarı olmasının sebebi güneş ışığıyken yeteri kadar kırmızı biber yerse turunculaşmaya ve hatta kızarmaya başlar.

Ayrıca biber içerdiği vitaminlerle kuş sağlığına da katkıda bulunur. Kırmızı Faktör adı verilen karoten pigmentleri bu değişimi sağlıyor ve görüldüğü üzere tamamen doğal. Kırmızı Renk Verici Gıdalar adı altında üretimi yapılan kimyasallar da mevcut.

Cantaxanthin, Beta-Karoten ve diğer karotenoidler bunun için kullanılıyor. En verimlisinin Cantaxanthin olduğu tespit edilmiş.

3. “Çapraz Deniz” Adı Verilen Fenomen

Gerçekten çok güzel ve çok nadir bir fenomen olan bu Çapraz Deniz olayı, denizde birbirine eğik açılarla hareket eden 2 dalga sistemi olduğu zaman meydana geliyor.

Fakat birçok doğa olayı gibi izlemesi güzel olsa da, bu tip bir dalgaya yakalandığınızda tekneniz alabora olabilir. Bunun sebebi teknelerin fiziki açıdan tek yönde zorlamaya göre dayanıklı olan mimarisi.

İki yönden farklı açılarda zorlama geldiği zaman teknenizin ağırlık merkezi dalga tepelerinde dengeleme yapamayacaktır. Tekne ile bu sıkıntıyı yaşıyorsanız, yüzerken çok daha fazla başınız belada demektir.

4. Sorumsuz İşçilik: Tutankhamun’un Sakalı

İnsan Medeniyeti’nin 10 sembolünden biri olan Tutankhamun’un Mezar Maskesi, 1922 yılında keşfedildi.

Birçok savaşın, devrimin ve çatışmanın içinden yüzyıllar boyu sağlam şekilde çıkan maske 2014 yılında müze işçilerinin temizlik esnasında sorumsuzlukları yüzünden sakalını kaybetti.

Daha da kötüsü, düşen sakalı yerine bir epoksi yapıştırıcıyla geri yapıştırdılar ve maskenin yüzeyinde daha büyük hasara yol açtılar. 2016 yılında ise bu hile ortaya çıkarıldı ve dünya tarihçilerini şoka uğrattı.

5. Renksiz Gökkuşağı

Normal gökkuşağı gibi yağmur ihtiyacı duymayan bu tip fenomenin literatürde Sis Yayı ve Beyaz Gökkuşağı olarak farklı adlandırmaları mevcut.

Adından da anlaşılacağı üzere sis sırasında meydana geliyor. Yalnızca, atmosferde 0.05 mm’ye kadar büyüklükte parçacıklar olduğu zaman meydana gelebiliyor.

Gökkuşağı ile aynı yönde görülür. Güneş gözlemcinin başına denk gelir ve bakış açısı sisin olduğu yere denk gelir. Şekli tıpkı bildiğimiz gökkkuşağı gibidir. Eğer gece denk geldiyseniz onun adı da Ay Sis Yayı.

6. Günlük 2 Milyon Dolar Maliyetli Ücretsiz Hizmet: GPS

Küresel Konumlandırma Sistemi (Global Positioning System) olarak adlandırılan GPS, dünya çevresinde 24 uydu ile çalışıyor.

Uydular NASA’ya ait ve Amerika Birleşik Devletleri bu hizmet için yılda 750 Milyon Dolar harcıyor. Bu da günde yaklaşık 2 Milyon ediyor.

Hükümete göre, kişisel bir kar yok. Fakat bu sistemin sağladığı yararlar anlatmakla bitmez. Ayrıca ticari olarak kullanıma açık bir sistem ve açık kaynak kodla çalışan yazılımlar tarafından paket programlar haline getirilebiliyor.

7. Penguen Dışkıları Antarktika’da Ekosistemi Değiştirebiliyor

Penguenler son 5000 yılda Antarktika’da bitki faunası için yılda 17 milyondan fazla zengin içerikli besin üretmiştir. İklim değiştiğinde bu üretimler bitkilerin donmuş toprağı korumasında yardımcı oluyor ve diğer hayvanlar için de besin kaynağı olmaya devam ediyorlar.

Penguenler yaz aylarında okyanusa dalıyorlar. Plankton ve yosunlarla besleniyor ve adalara çıkıp sindirimden sonra dışkılama yapıyorlar. Her bir penguenin günde 100 ml kadar dışkı atımı yapıyor.

Sadece bilinen ekosistemi de değil, oldukça nadir olan 6 bacaklı türler ekosistemini de besliyorlar.

8. Volkanda Pişen Ekmekler

İzlanda gayzerler ve volkanların ülkesidir. Ayrıca çok yakışıklı erkekleri ve çok güzel kadınları da var ama konumuz bu değil.

Ayağınızın altına yaşayan bir felaket ile yaşamak nasıl bir yaşam stili getirir burada tam olarak bunu görüyoruz.

Yerel halk bu canavarla beraber yaşamayı ve onu nasıl yararlı hale getireceğini öğrenmiş. “Volkan Ekmeği” kendi dilinde “hverabrauð”, yapımında kullanılan en eski tarifler bugün de kullanılıyor.

Hamurlu çömlek, bir gayzerin yanında açılan bir çukura gömülür ve 24 saat boyunca orada kalır. 104 santigrat derecede toprak, ekmeği yavaş yavaş pişirir.

Oldukça yoğun ve büyük şekilde çıkan ekmeklerden Laugarvatn bölgesinde en fazla üretimi yapılıyor. Bir fırıncı her hafta ortalama 70 ekmek üretiyor bu şekilde.

9. Şeytanın Orkideleri

Telipgon Diabolicus adı verilen bu bitki türü kısa bir süre önce keşfedildi.

Görünüm olarak eşsiz bir yapıya sahiptir. Çiçeğin ortasında şeytanı andıran boynuz, silüet ve kırmızı gözleri görebilirsiniz. Bu bitki herhangi bir botanikçide satılmaz.

Çok özel koşullarda yetişir ve nesli tükenmekte olan türler arasındadır. Sadece Güney Kolombiya’da Putumaya ve Narino bölgeleri arasında sadece 30 bitkiden oluşan bir faunası var. Yetişkin bitkiler 5.5-9 cm boyları arasında.

10. “Büyük Sahra” Sık Bir Ormandı: Yeşil Sahra

Araştırmalar gösteriyor ki bundan 5000 ile 11000 yıl önce şu an Sahra Çölü olarak bildiğimiz bölge, Yeşil Sahra olarak adlandırılabilirdi.

Yağmur oranı şimdikinin en az 10 katı fazlaydı. Bunu tespit ederken aradaki 6000 yıl boyunca deniz çökelmeleri verilerinden yararlanıldı. Çalışmalar bu süreçte insanların bu bölgede sıklıkla yaşadığını fakat arada 1000 yıllık kuru bir dönem olduğunu ve bu süreçte insanların bölgeden ayrıldığını gösteriyor.

Daha da ilginci, bu sürenin sonunda bölge tekrardan ıslandığında gelen insanlar 1000 yıl önce gidenlerle aynı değildi. Artık sığır yetiştiriciliği başlamıştı. Düzenli ve yerleşik hayat görülüyordu.

Yeşil Sahra’nın çöle dönmesindeki süreç şöyle işliyor. Dünya’nın 23000 yıllık “devinim” periyodunda Kuzey Yarım Küre yaz aylarında Güneş’e daha yakınken Yeşil Sahra oluşmaya başladı.

Daha sıcak yazlar Batı Afrika musonunu güçlendirdi ve daha sık yağmaya başladı. Yeşil Sahra’nın sonunda ise Güney Yarım Küre artık Güneş’e daha yakındı ve musonlar etkisini kaybetti. Kuraklık başladı ve çöl oluştu.