Stefan Zweig Kimdir?
Listeye geçmeden önce Stefan Zweig’ın kısaca hayatına göz atalım.
Dünya edebiyatının önemli isimlerinden olan Avusturyalı yazar Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 yılında Viyana’da doğmuştur. Gazetecilik de yapan ve bir çok ülkeyi gezen Zweig’ın kitapları, Yahudi kökenli olduğu için 1933 yılında Naziler tarafından yakıldı.
Bu olayın arkasından ülkesini terkederek Londra’ya yerleşen yazar, 1941’de ise Brezilya’ya taşınmıştır. 22 Şubat 1942’de eşi Lotte Altmann ile beraber intihar etmiştir. Ölmeden önce kaleme aldığı mektubunda, intihar etmesinde 2. Dünya Savaşı ve Adolf Hitler’in zulmünün büyük etkisi olduğu anlaşılmaktadır.
1. Satranç
Zweig, hayatını sona erdirmeden önce yazdığı ve belki de edebiyat dünyasına kazandırdığı eserler arasında, edebiyat severler tarafından bilinen/okunan en ünlü kitabıdır diyebiliriz.
Kitap, esir düşen bir adamın kendisiyle satranç oynayarak çektiği acılara karşı koymasını anlatır. Kitabın ana karakteri aslında “hiçlikle” kendi kendine mücadele eder.
Ayrıca yaşadığı zorlu dönemler hümanist olarak adlandırdığımız Zweig’ın aslında kitabın ana karakteri olduğunu söyleyebiliriz. Bu zorlu hayat kendi içerisinde çelişkiler doğurmuş, kitabın ana karakterinde kendisiyle savaş veren bir kişiyi kendisiyle başbaşa bırakmıştır.
Bu uzun öykü niteliğinde olan kitapta intihar eden Zweig’ı, kitap bittikten sonra hüzünle uğurlayacaksınız.
2. Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Bir erkek düşünün ki bir kadın gözüyle şehveti, tutkuyu bu denli ustalıkla anlatmış olsun. Kadınları bu denli iyi gözlemesi, onun bu alanda yetkin olduğunun kanıtı sayılabilir.
Bir kadın aşkı için her şeyi göze alır ve tutkuyla kendini ifade etmeye çalışır. Zweig, kumarbaz bir genç ve ona tutkulu bir şekilde aşık olan, kendinden yaşça büyük bir kadının arasında psikolojik çözümlerle okuyucu üzerinde “aşk, pişmanlık, bir anda değişen alt-üst olan hayat” kavramı ile bir eser yaratarak bizleri kendisine hayran bıraktırmayı başarmıştır.
Kitap bittiğinde, kitaptaki kadın karakter üzerinde hayalkırıklığı ve üzüntü ile kendinizi evinizin tavanındaki çizikleri izleyerek bulacaksınız.
3. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
“Sana, beni anlamamış olan sana..” diye başlar mektup. Kendi varlığından haberi olmayan bir adama yazılmış bir mektup ve böyle bir aşk gerçek olabilir mi diye sorgular.
Ancak soruyorsunuz kendi kendinize. Acaba kadının bir takıntılı ruh hali mi bu mektubun yazılmasına sebep oldu? Bu kadın kendi içerisinde yaşadığı bir hayal alemi mi kendisine bir vücut buldu?
Bu gibi sorularla kendi içinizde mektubu yazan kadın hakkında çözümlemelere girişiyorsunuz. Zweig bu kitapta yine bir kadın ağzından ince naif bir şekilde duygularını okuyucuya aktarmayı başarmıştır.
4. Amok Koşucusu
Amok, Endonezya ve Hindistan’da görülen insanda bir çıldırma halidir. Amok koşucusu da bu hastalığa yakalanan kişiye denir.
Zweig’ın bu eseri, sıtmanın merkezinde görev yapan bir doktorun etrafında, duygusal ve ruhsal bir çöküş ve sonunda gelen ölümü anlatır okurlarına. Bu da Zweig’ın iç dünyasındaki karamsarlık halinin kitap karakterinde vücut bularak okuyucu üzerinde etki bırakmasını sağlıyor.
“Ruhu çoktan ölmüştü, geriye öldürülecek yalnızca bedeni kalmıştı” diyerek içerisinde aslında Zweig’ın intihar etme eyliminin gençliğinde de olabileceğini bizlere düşündürtüyor.
5. Dünün Dünyası Bir Avrupalının Anıları
Bu kitap diğer kitaplarının aksine tür olarak farklılığını ortaya koymuş bir otobiyografidir.
Zweig bu kitabında kendisini anlatırken, coğrafyayı ve toplumu da resmetmiştir. Geliştiği, büyüdüğü ortamı anlatmış, gençliği ve ailesi hakkında bilgi vermiş, kendisini Zweig yapan unsurları anlatmıştır.
İçerisinde Dünya’nın atlattığı savaşları da insanlığın bulunduğu durumu da mükemmel akıcı üslubuyla biz okuyucularına aktarmıştır.
Edebi kişiliğine katkıda bulunan, hayranlık duyduğu kişilerle olan anılarını da bu kitapta anlatmıştır.
“Aydınlık ile karanlığı, savaş ile barışı, yükseliş ile çöküşü yaşamış olan bir kişi, hayatı gerçek anlamda yaşamış demektir” diyerek bütün bir hayatını anlatan kitabın özet cümlesini söylemiştir.
6. Denemeleri
Üç Büyük Usta
Zweig bu kitabında üç büyük yazarın yaşam öyküsünü anlatır. Balzac ve Dickens’a fazla yer vermese de kendisinin büyük bir Dostoyevski hayranı olduğunun mesajını vermektedir.
Amerigo / Tarihsel Bir Yanlışlığın Hikayesi
Amerika kıtasının keşfediliş öyküsü. Colomb ve Vespucci üzerinden anektodlarla roman tadında bir deneme. Amerika’yı aslında kim keşfetmiştir? Gerçek bir seyyah mı yoksa bir düzenbaz mı sorularına cevap bulabileceksiniz bu kitapta. Zweig’ın sıkıcı sayılabilecek bir olayı zevkle anlattığına şahit olacaksınız.
7. Vicdan Zorbalığa Karşı Ya Da Castello Calvin’e
Aslında Zweig’in yaşadığı dönemdeki maruz kaldığı rejimin 16.yüzyıl Cenevre’sinde de bir benzerinin yaşandığını bizlere düşündürtür.
Dini kullanan bir mezhep liderinin nasıl olağanüstü bir şekilde diktatöre dönüştüğünü, kendisine karşı gelenleri nasıl ezip geçtiğini anlatır. Bu zorbalığa karşı göğüs geren, haklı olduğunu her şekilde söylemekten kaçınmayan ve her şeyi göze alan, tarihte ismi az duyulmuş Castello’nun özgürlükçü düşünce için yaptıklarını anlatır.
Düşüncesinden dolayı suçlanan bir insanın yaşadıklarını anlatan Zweig’ı, burada Castello’nun yerine koyarak anlamaya çalışmak, onun dönemi içerisinde yaşadığı zorluğu anlamamıza yardımcı olacaktır.
Vicdan acaba bütün bu zorbalığa karşı gelebilir mi temasını içeren bu kitapta altını çizeceğiniz birçok cümleyle karşılaşacaksınız.
Yorumlar