1. 12 Angry Men / 12 Kızgın Adam (1957)

Hukukla ilgili olsun veya olmasın her bireyin izlediği filmlerin başında gelir 12 Kızgın Adam filmi. Ödül canavarı olan bu film 1957 yılı ABD yapımıdır.

Yönetmenliğini Sidney Lumet’in üstlendiği bu filmde, jüri üyesi olan 12 kişinin bir cinayet şüphelisi olan çocuğun suçlu olup olmadığını değerlendirmesi anlatılır.

Tek bir odada çekilen bu filmde, jurilerin ruh haline çabucak bürünebiliyorsunuz ve jürilerin kendi arasında olan tartışmasını müthiş bir dikkatle izliyorsunuz.

Ön yargılar kırılabilir yeter ki onu kırmak için mücadele etmeyi göze almalısınız.

2. The Reader / Okuyucu (2008)

Bernhard Schlink’in aynı isimli kitabından sinemaya uyarlanmıştır.

Başrollerinde Kate Winslet (Hanna Schmitz) ve David Kross (Michael Berg) yer alan filmde, 2. Dünya Savaşı’nın bittiği Almanya’da genç bir çocuğun (Michael) kendisinden yaşça büyük olan Hanna Schmitz’e aşık olması ve arasındaki ilişkinin ilerlemesi ile başlar.

Daha sonra Hanna Schmitz soykırıma iştirak suçlamasıyla yargılanır ve filmi içinize dolan hüzün ile bitirirsiniz.

3. Anatomy of a Murder / Bir Cinayetin Anatomisi (1959)

Filmin isminden dolayı ilk başta dedektif filmi olarak değerlendirebilirsiniz ancak öyle değil. 1959 ABD yapımı bu film, bir askerin karısına tecavüz ettiği iddiasıyla bir adamı öldürmesini konu edinir.

Başrolünde olan James Stewart mahkemede konuşmaları, jest ve mimikleriyle adeta bizi büyüler. Çapraz sorgu sahneleri ve konuşmaları büyük bir ustalıkla çekilmiştir.

Filmin müzikleri de bir o kadar güzel olunca 2 saat 41 dakika olan bu filmde zamanın nasıl geçtiğini bilmiyorsunuz.

4. Witness for the Prosecution / Beklenmeyen Şahit (1957)

Yine ABD yapımı dram filmiyle karşı karşıyayız. Bir Cinayetin Anatomisi filminde olduğu gibi neredeyse bu filmde de sahnelerin büyük çoğunluğu mahkemede geçmektedir.

Cinayete kurban giden zengin ve yaşlı bir dul kadının ve onu öldüren kişinin hikayesi anlatılır. Avukat rolünde oynayan Charles Laughton rolünü o kadar iyi oynar ki etkilenmemek elde değildir.

Amerikan Barolar Birliği tarafından en iyi 6. mahkeme filmi seçilen bu film, finali ile de izleyicileri büyüleyecektir.

5. In the Name of the Father / Babam İçin (1993)

Sadece hukukla ilgilenenlerin değil, genel itibariyle film izleme alışkanlığı olan herkes tarafından izlenmesi gereken bir film.

Yanlış zamanda yanlış yerde bulunmaktan kaynaklanan bir olay sonucu tutuklanan bir evlat ve onunla birlikte hapishanede mücadele veren bir babanın gerçek hayattan uyarlanmış dramatik filmi.

Filmde demokratikliği ile övünen ülkelerin de, kokuşmuş adalet sistemleriyle hayatları nasıl altüst ettiğinin mesajı verilir.

Suçsuz yere hapis yatan bir grup genç ve bir adamın hikayesi, sizleri sistemleri sorgulamaya yöneltecek ve adalet kavramı üzerinde cevapsız sorulara itecektir.

6. The Trial / Le procès – Dava (1962)

1962 Yapımı film Franz Kafka’nın aynı isimli kitabından uyarlanmıştır. Biraz boğucu atmosferi olan filmde yaşamın sorgulanması, bireyin hayata karşı olan sorgulamaları ve sistemin insanın düşünce dünyasında yarattığı etki anlatılır.

Kitapta anlatılan adaletin nasıl uygulandığı, adalet sisteminin işleyişini, toplumun suçluya bakış açısını, toplumdan tecrit edilen insanın ruh hali filme de başarıyla yansıtılmıştır.

Mahkemenin içinin ve dışının farklı olduğu filmi izlerken ruhunuz daralsa da, gerçeklerin yakıcılığını kabullenmiş oluyorsunuz.

7. Primal Fear / İlk Korku (1996)

Bu filmi kategorize ederken zorluk yaşanabilir. Çünkü film hem psikolojik, hem sosyolojik, hem de hukuksal (suç ile ilgili bölümler) birçok alana girebilir.

Ünlü bir rahibin öldürülmesi ile başlayan olaylarda, sanığın (Edward Norton) içinde bulunduğu ruh hali izleyiciyi hem şaşırtır hem de rahatsız eder. Masum mu cani mi şeklinde sorgulamalar yapılır.

Diğer yazdığım filmlerin aksine bu filmde hukukun alçaltılması değil, yükseltilmesi konusu işlenmiş olduğu hissine de kapılırsınız. Suçlu ve suçsuzu ayırmada yaşanılan zorluklar, çarpıcı bir şekilde gözler önüne serilmiştir.

8. To Kill a Mockingbird / Bülbülü Öldürmek (1962)

Harper Lee’nin aynı adlı kitabından uyarlama olan filmde 30’lu yıllarda Amerika’nın Alabama eyaletinde olan bir olay eler alınır.

O dönemlerde ırkçılık zirvededir ve bu konu derinlemesine işlenir filmde. Dönemin Amerika’sında işlenen her suçun altında bir zenci aranır. Bu filmde de beyaz bir kadına tecavüz etmekle suçlanan siyahi bir adamın olayı anlatılır. Ön yargılar yakar, yıkar ve öldürür.

9. A Few Good Men / Bir Kaç İyi Adam (1992)

Başrollerinde Jack Nicholson, ve Tom Cruise’un olduğu 1992 yapımı dram filmi.

Film Amerika’nın Küba sınırında bulunan bir askeri birlikte görev yapan bir erin öldürülmesi davasını konu edinir. Filmin büyük bir kısmı mahkeme salonunda geçmektedir ve uzun diyalogları izleyiciyi filme odaklar.

Kurallar, emirler ve bunların altında ezilenler… Filmdeki ABD ordusu propagandası klişe olarak izleyiciyi sıksa da, oyuncuların hukuksal rolleri filmi izlemeye değer kılıyor.

10. The Verdict / Hüküm (1982)

Başrolde Paul Newman’ın avukat rolünde oynadığı 1982 yapımı Sidney Lumet filmi. Bu filmde de diğer mahkeme filmlerine benzer bir altyapı var.

Adalet sistemine olan eleştiri, düzensizlik ve bu realitelere inanmayan idealist bir avukatın direncini anlatıyor.

The Verdict, diğer mahkeme filmlerine oranla gerilim dozu az, tartışma yoğunluğu düşük bir filmdir. Ancak bu durum filmin izlenilmesine engel olmaz. Karar bölümünü ise izleyiciyi biraz daha kitler ekrana.