1. Suç ve Ceza – Raskolnikov
Dünya edebiyat tarihinde yazılmış binlerce kitap arasında, adı söylendiğinde onun unutulmaz karakterinin akla geldiği başka bir kitap yoktur!
Evet, bahsi geçen bu ölümsüz karakter Raskolnikov. Kendisi bir katil. Kusursuz bir katil olmasa da düştüğü durum sonraki psikolojisi, bizi onun karakterine olan merakı artırıyor.
Sürekli bir düşünce halinde ve hastalık hastası. Kendi dünyasından aforizma uydurup o benimsediği düşünceye körkütük aşık oluyor.
Dostoyevski’nin yarattığı bu karakteri, kitabı okuduysanız şayet Allah korusun hafızanızı kaybetseniz bile unutmazsınız. Acaba şuan ne yapıyor diye düşündüğüm kitap karakterlerinde bu ruh hastası dostum zirvede.
2. Dönüşüm – Gregor Samsa
Bu dostumuz sabah aniden kalkıyor. Gece ne yaşadı bilmiyoruz ama uyandığında kendini böceğe dönüşmüş olarak buluyor.
Aslında Samsa kendi düşünce dünyasında zaten çevresinden farklı bir insan. Bu farklılık da bedenine yansımış. Aslında bu karakterin söylediklerine kulak verecek olursanız, böceğe dönüşmesi, toplumun yaptığı şeylerin zıtlığı olduğunu bulacaksınız.
Bu böcek rutinlikten, sabah kalkıp işe gitmekten, akşam yorgun eve gelmekten, her gün aynı şeyi yapmaktan sıkıldı. Bu talihsiz insanın böceğe dönüşmesi bundandır. Umarım şu anda bir banyo köşesinde can çekişmiyordur kendileri.
3. Martin Eden – Martin Eden
Eğitimsiz fakir bir denizci Martin Eden, bir güzele aşık olur. Onun için değişmeye karar verir garibim. Bu özelliğiyle “içimizden biri” olarak tanımlayabiliriz onu.
Aşık olduğu kız da başka bir tabakaya ait, güzel bir kız. Tıpkı türk dizilerindeki gibi ağır abiler sosyetesinden. Bizim Martin’nin de içinde kızla ilgili sevgi pıtırcıkları oluşuyor ve kızın bulunduğu tabakaya girebilmek için değişmeye karar veriyor.
Zamanla girdiği bu tabakanın heveslendiği gibi olmadığını görünce, girmek çok uğraşlar verdiği bu tabakanın yapmacık, köhne olduğunu anlıyor ve hayalleri tepetaklak oluyor. Ah Martin, neler uğruna tükettin kendini!
4. Açlık – Adı Yazılmayan Kahraman
Adı yazılmayan karakter. Evet yazar kitabın ana karakterine bir isim vermemiş. Tahminimce de Knut Hamsun burada adı verilmeyen karakter.
Yazar olmak isteyen bir sefil kendisi. Tek ranzalı ve daktilosu olan soğuk bir oda. Işık yok. Yaşama emaresi yok. Aç ve mücadele veren bir karakter. Psikolojik olarak siz de okurken açlıkla mücadele veren bu karakterin acısını çekiyorsunuz.
Gerçi ben okurken vicdan azabı çekmiştim. Bir insan düşünün ki (yazardan bahsediyorum) açlık konusunu bu karakterle veya kendi yaşadıklarını okuyucularına yaşattırarak bu hissi geçirmekte bu kadar başarılı olabilsin! Belki de şu an açlıktan odasında ölmüştür bizim bu usta yazar.
5. Yabancı – Meursault
Günümüz sosyal hayatında kullanılan bir kelime vardır: “cool”. İşte bu kelimeye birebir uyan bir adam.
Acı çekmiyor. Üzülmüyor. Dini inancı yok. Sevgi, aşk vs. dahi onu heyecanlandırmıyor. ”Benim için fark etmez” cümlesi onun hayat felsefesini oluşturuyor.
Her daim soğukkanlı olan bu fiyakalı abimiz kendisi hakkında verilen idam kararında dahi sükunetini koruyor. Tek kılı bile ürpermiyor.
Bu kitap karakteri her aklıma geldiğinde yazarı olan Albert Camus’nün soğuk bir odada bacak bacak üstüne atmış bir şekilde sigara tüttürdüğü hafızamda canlanıyor nedense.
6. Kuyucaklı Yusuf – Yusuf
Nedenini bilmiyorum ama okuduğum Türk romanları arasında en çok üzüldüğüm karakterdir Yusuf.
Anası babası ölmüş, evlatlık olarak kaymakamın yanında büyümüş garibim. Resmen felek kurbanı kardeşimizin hayatı iki eksik unsurla başlamış.
Sonra kaymakamın illet karısı ve kızı ile Yeşilçam tadında hayatı başlar felek kurbanının. Küçük kız büyür. Yusuf’un kaymakamdan sonra ona en yakın kişi olur. Kaymakam ölür. Bir darbe daha yer Yusuf ama boynunu yine bükemez. Felek sonrasında türlü entrikalarla Yusuf’u pişman eder nefes aldığına. Şimdi bir dağın başında Neşet Ertaş dinlediğine eminim bu kardeşimizin.
7. Aylak Adam – Bay C
Kalabalıklar arasındaki afili yalnızlığım. Bay C’nin yaşamı, toplumun sözde olarak ürettiği kurallardan uzak, kendi içinde aykırı bir hayat tarzı sayılabilir.
Okudukça “ama bu adamı da kimse anlamıyor ki be kardeşim!” diyerek, ben de onun gibi toplumdan soyut olabilir miyim acaba diye düşünüyorum. Bay C, toplumun tabularından, dayatmalarından uzak yaşarken düşünce dünyasını kendimize yakın görmeye başlıyoruz.
-Neden bu kadar kötümsersin ?
Bay C: Sen neden değilsin çevrene bakmıyor musun ?
8. Fareler ve İnsanlar – Lennie Small
Akli dengesi bozuk olan bu kemikleri iri dostumuzu, kitabı okuyan herkes boynu bükük bir tebessümle hatırlayacaktır.
Küçük bir arazi almayı düşünür saf Lennie ile tek dostu olan kurnaz George. Hayallerini gerçekleştirmek için beladan uzak durmalarını telkin eden kurnaz George sürekli olarak saf Lennie’ye. Ona göz kulak olmaya çalışır. Güçlü ve iri olan bu dostumuz, gittiği yerde hemen dikkat çektiğinden dolayı, hayattaki güç gösterisi yapmayı seven insanların da odak noktası olur.
Kitabı okurken zihinsel açıdan eksikleri olan insanların yerine koyuyorsunuz kendinizi. Lennie de dostundan başka sermayesi olmayan kardeşim.
9. Küçük Prens
6 yaşında olan bir filozof. İnsanlara ön yargısız yaşayabilmeyi, merhametli olmayı salık veren bu saf dostumuzu imrenerek içimizdeki çocuğun da “keşke” sesine kulak veririz.
Çoğu anne baba çocuğuna bu felsefik kitabı okurken, okudukları karşısında hayrete düşer.Kendilerinin verdiği öğütleri prensimizin verdiği öğütler ile değiştirirler. “Ülke kursak söylediğin şeyler anayasamız olurdu Küçük Prens. Dünya’yı Küçük Prens yönetsin.” Büyük küçük olmayı unutturan dev adam Küçük Prens.
10. Simyacı – Santiago
Hayalperest ve maceracı bir çoban Santiago. Sorgulamayı seven, düşünen bir kitap karakteri. Çoğu kitap oburu bu kitabı okusa da Santiago ismini duyunca biraz afallar.
İspanya’dan Mısır çöllerine, piramitlere sefer düzenleyen çoban deyince ise hatırlarlar bu kitabı.
”Arkanda bıraktığın şeyleri düşünme” cümlesini kendisine rehber edinen Santiago, çizdiği rotasında hayatın anlamı, yaratılış ve evren üzerine sorgulamalar yapar. Bu sorgulamaları ise elbette kendisi tek başına yapmaz. Düşünce dünyasında aradığı şeylerin ve bulduklarının katkısına çöl yardım eder. Santiago, arzularının peşinden koşan çoban.
11. Koku – Jean-Baptiste Grenouille
Okuduğum kitap karakterleri arasında bana en garip gelen ve tuhaf bir tarzı olan kişi. Muazzam derecede koku alma yeteneği var. Bu yüzden güzel kokuların peşine düşüyor. Genç adam o kadar müptezeldir ki, dünyanın en güzel kokusunu bulmaya çalışırken katil olur.
Bu kitabın filmini de izlemiştim. Ancak kitaptaki karakter bana biraz daha fiziken ezik gelmişti. Zaten dünyanın en güzel kokusunu bulma isteği onun hükmetme isteği ile bağdaşır. Kitapta daha dışarıya itilmiş bir karakterdir. Onu en çok rahatlatan şey, insanlardan uzaklaşmak olmuştur.
12. Tutunamayanlar – Selim Işık
Türk edebiyatının bana göre en önemli kitap karakterlerinden birisidir. Kendisinin aslında dışardan bakıldığında bir sorunu yok. İşi, ailesi, normal bir birey görüntüsü var gibi duruyor. Ama iç dünyası o kadar normal olmayan birisi ki Selim Işık.
Hiçbir şeyi kendisinin seçmediğini düşünüyor. Doğmak, sevgilisiyle evlenmek vs. Hep kendisinin dışında gerçekleşen şeylerdi. Aslında kendisi hiç yaşamamış birisi. “Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Kötü yazarım korkusuyla hiç yazmadım” demiştir bu abimiz. En son seçimi olan şey ölümdü. Odasından çıkmayan, tutunamayan intiharla tutundu tutunamadıklarına.
Sherlock da benim için böyleydi.özellikle bbc yapımı dizisini izledikten sonra bu karakterin gerçek olmasını çok istedim